ARKADAŞLIK
Savaşın
en kanlı günlerinden biri.. Asker, en iyi arkadaşının az ileride
kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin
üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru
altındaydılar. Asker teğmene
koştu ve:
- Teğmenim. Fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilirmiyim ?..
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...
- Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş...
Büyük olasılıkla ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın..
Asker ısrar etti ve teğmen
"Peki " dedi.. "Git o zaman.." İnanılması güç bir
mucize.. Asker o korkunç ates yağmuru
altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına
aldı ve koşa koşa döndü..
Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen,
kanlar içindeki askeri muayene
etti.. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına
döndü:
- Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş..
- Değdi teğmenim. dedi asker..
- Nasıl değdi? dedi teğmen.. Bu adam ölmüş görmüyor musun?..
- Gene de değdi komutanım.. çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı..
Onun son
sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için.. Ve arkadaşının son
sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
- "Mehmet!.. Geleceğini biliyordum!...Geleceğini biliyordum.. ...."
***
Kalbimizde Arkadaşlık adında bir mucize var. Nasıl olduğunu veya nasıl
başladığını anlamazsınız. Ama bu özel armağanı bilirsiniz ve
Arkadaşlığın
bize verilen büyük armağan olduğunu
anlarsınız.
Gerçekten de arkadaşlar çok nadide
mücevherlerdir. Sizi gülümsetip
başarmanız için cesaret verirler.
Sizi dinlerler ve kalplerini size açmak
isterler. Bugün arkadaşlarınıza
onlarla ne kadar ilgilendiğinizi gösterin.
Bu yazıyı ARKADAŞ olarak gördüğünüz
herkese gönderin. Eğer size geri
gelirse, o zaman sonsuza kadar bir
arkadaşınız olduğunu anlayacaksınız.